🎱 Ahzap Suresi Fazileti Ve Sırları

Kadınve erkek için ayrı ayrı ifadelerin kullanılmasını isteyenlerin ilim, irfan, belagat ve edebî zevkten ne kadar uzak düştükleri bu ayetin ifade tarzıyla gösterilmiştir ve önemli bir ders verilmiştir. c. Ayette sekiz değil, hem erkek hem kadın için DUHASURESİNİN ANLAMI: Rahmân ve Rahîm olan Alla’ın adıyla, 1-3. Kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı. 4. Ve kesinlikle senin için sonu önünden (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır. 5. ileride Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın! Nasipve kısmetin açılması için her gün 7 defa okunur..7 gün yada 21 gün yada 41 gün devam edilir. Ahzâp Sûresi. Bismillahirrahmanirrahim. 1. Ya eyyühen nebiyyüttekıllahe ve la tütııl kafirıne vel münafikıyn innellahe kane alımen hakıma. 2. Vettebı’ma yuha ileyke mir rabbik innellahe kane bima ta’melune habıra. 3. AhzabSuresi 3. Ayetin Fazileti Nedir ? (62) İMAN ve KALP güçlenir , KISMET ve HAYR Kapıları açılır , bereket artar , sıkıntılar kalkar. Ruhsal hastalıklara , depresyona iyi gelir, Rabbimizin koruması gelir, Akıllı enerji virüsler , cinler , şeytanlar dahi musallat olurlarrrr. Ayeti Kerime olduğundan abdestli okuyalım. Cevap Mülk sûresinin fazîleti, Mülk Suresi’nin Sırları ve Faydaları. Mülk Sûresi, Mekke’de inmiş ve 30 âyettir. Adını birinci âyette geçen el-mülk kelimesinden almıştır. Ayrıca Tebâreke, Münciye, Mücâdele, Mâni’a, Vâkiye adları ile anılır. Sûrede Allah (c.c.)’ın kâinattaki kudretine dikkat çekilerek AHZAPSURESİ FAZİLETLERİ NELERDİR? Ahzab Suresi, kısmetin açılması ve işlerin yolunda gitmesi için okunduğu rivayet edilir. Her gün 7 defa YasinSuresi'nin faziletleri nelerdir? Yasin Suresi Arapça. Dikey Geçiş Sınavı ne zaman? İşte 2022 DGS başvuru ve.Apr 21, Yasin Suresi Faziletleri ve Sırları · 1-Yitigi olan okursa yitigine kavuşur, · 2-Mahkum okursa hapisten kurtulur, · 3-Çıplak okursa giydirilir, · Furkan suresi 74 ayet diyanet Furkan suresi 74 ayet diyanetHadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “Her gece AhzapSuresinin Sırrı Havası ve Faziletleri AHZAP süresini, kırk bir kere oku yanın işi ticaret ve kazancı bol olur,Hak Teala bütün müşküllerini kolaylaştır ve kendisine bereketini ihsan buyurur. Nasip ve kısmetin açılması için her gün 7 defa okunur..7 gün İnşirahSuresinin Fazileti ve Sırları - ilahirahmet islami. 5 vakit namazdan. 18 de out. de Her gün 7 kez okumaya devam edenlerin Allah'ın izniyle kalp sıkıntısından kurtulacağı ve bol rızka kavuşacağı belirtilmektedir. Sist arayüzü nedir Izmit kahvaltı yerleri Mutlu Kahvalti, İzmit - Restoran Yorumları e8PywO. Sure adını, ilk ayetinde yer alan es-Saffat ifadesinden almıştır. Saffat kelimesi sıra sıra dizilmiş ve saf saf duranlar anlamına gelmektedir. Saffat suresi, mushaftaki sıralamada otuz yedinci, iniş sırasına göre elli altıncı suredir. Surenin ilk üç ayetinde saf tutan meleklerden, bulutları idare eden güce ve Allah’ın birliğine yer suresinde daha çok meleklerden, cinlerden, kıyamet ve ahiret gününden söz edilmektedir. Saffat suresi genellikle Kur’an-ı Kerim tilaveti sonrası ve dua edildikten sonra okunması gereken bir suredir. Geçmişteki toplumlara gönderilen peygamberlerin kıssaları bulunmaktadır. Nuh, İsmail, Yunus, İbrahim, Musa gibi birçok peygamberin kıssaları Saffat suresinde geçmektedir. Cennetin ve cehennemin tasvirleri de yer almaktadır. Müminlerin ahirette sahip olacağı sayısız ve sonsuz nimetlerden söz edilmiştir. Allah’ın varlığı, birliği, gücü ve kudreti deliller ile Saffat suresinde yerini Suresi Türkçe Okunuşu ilaheküm le semavati vel erdı ve ma beynehüma ve rabbül zeyyennes semaed dünya bi zınetinil hıfzam min külli şeytanim yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli ve lehüm azabüv men hatfel hatfete fe etbeahu şihabün ehüm eşddü halkan em men halakna inna halaknahüm min tıynil acibte ve iza zükkiru la iza raev ayetey kalu in haza illa sıhrum iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb' ve abaünel neam ve entüm innema hiye zecratüv vahıdetün fe izahüm kalu ya veylena haza yevmüd yevmül faslillezı küntüm bihı zalemu ve ezvacehüm ve ma kanu ya' dunillahi fehduhüm ila sıratıl kıfuhüm innehüm mes' leküm la hümül yevme akbele ba'duhüm ala ba'dıy inneküm küntüm te'tunena anil bel lem tekunu mü' ma kane lena aleyküm min sultan bel küntüm kavmen hakka aleyna kavlü rabbina inna le ağveynaküm inna künna innehüm yevmeizin fil azabi kezalike nef'alü bil kanu iza kıyle lehüm la ilahe illellahü yekulune e inna letariku alihetina li şaırim cae bil hakkı ve saddekal lezaikul azabil ma tüczevne illa ma küntüm ta' ıbadellahil lehüm rizkum ma' ve hüm cennatin sürurim alyhim bi ke'sim mim lezzetil fıha ğavlüv ve la hüm anha ındehüm kasıratüt tarfi ennehünne beydum akbele ba'duhüm ala ba'dıy kailüm minhüm innı kane lı e inneke le minel iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le hel entüm fe raahü fı sevail tellahi in kidte le lev la nı'metü rabbı leküntü minel fe ma nahnü bi mevtetenel ula ve ma nahnü bi haza le hüvel fevzül misli haza felya'melil zalike hayrun nüzülen em şeceratüzç cealnaha fitnetel liz şeceratün tahrucü fı aslil ke ennehu ruusüş innehüm le akilune minha fe maliune minhel inne lehüm aleyha le şevbem min inne merciahüm le ilel elfev abaehüm hüm ala asarihim le kad dalhle kablehüm ekserul le kad erselna fıhim keyfe kane akıbetül ıbadellahil le kad nadana nuhun fe le nı'mel necceynahü ve ehlehu minel kerbil cealna zürriyyetehu hümül terakna aleyhi fil ala nuhın fil kezalike neczil min ıbadinel mü' ağraknel inne min şıatihı le cae rabbehu bi kalbin kale li ebıhi ve kavmihı maza ta' ifken aliheten dunellahi ma zannüküm bi rabbil nezara nazraten fin kale innı tevellev anhü ila alihetihim fe kale e ela te' leküm la aleyhim darbem bil akbelu ileyhi e ta'büdune ma halekkkaküm ve ma ta' lehu bünyanen fe elkuhü fil eradü bihı keyden fe cealnahümül kale innı zahibün ila rabbı heb lı mines beşşernahü bi ğulamin beleğa meahüs sa'ye kale ya büneyye innı era fil menami ennı ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif'al ma tü'meru setecidünı in şaellahü mines eslema ve tellehu lil nadeynahü ey ya saddakter rü'ya inna kezalike neczil haza le hüvel belaül fedeynahü bi zibhın terakna aleyhi fil ala neczil min ıbadinel mü' beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihı le kad menenna ala musa ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil nasarnahüm fe kanu hümül ateynahümel kitabel hedeynahümes sıratal terakna aleyhima fil ala musa ve kezalik enczil min ıbadinel mü' inne ilyase le minel kale li kavmihı ela ted'une ba'lev ve tezerune ahsenel rabbeküm ve rabbe abaikümül kezzebuhü fe innehüm le ıbadellahil terakna aleyhi fil ala kezalike neczil min ıbadinel mü' inne lutal le minel necceynahü ve ehlehu acuzen fil demmernel inneküm le temürrune aleyhim bil leyl e fe la ta' inne yunüse le minel ebeka ilel fülkil saheme fe kane minel hutü ve hüve lev la ennehu kane minel lebise fı batnihı ila yevmi yüb' nebeznahü bil arai ve hüve embenta aleyhi şeceratem miy erselnahü ila mieti elfin ev amenu fe metta'nahüm ila e li rabbikel benatü ve lehümül halaknel melaiket inasev ve hüm la innehüm min ifkihim le ve innehüm le benati alel leküm keyfe fe la leküm sültanüm bi kitabiküm in küntüm cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve le kad alimetil cinnetü innehüm le amma ıbadellahil inneküm ve ma ta' entüm aleyhi bi men hüve salil ma minna illa lehü mekamüm ma' inna le nahnüs inna le nahnül in kanu le enne ındena zikram minel ıbadellahil keferu bih fe sevfe ya' le kad sebekat kelimetüna li ıbadinel le hümül inne cündena lehümül tevelle anhüm hatta ebsırhüm fe sevfe fe biazabina yesta' iza nezele bi sahatihim fe sae sabahul tevelle anhüm hatta ebsır fe sevfe rabbike rabbil ızzeti amma selamün alel hamdü lillahi rabbil alemınSaffat Suresi Türkçe Anlamı1, 2, 3, bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri Allah'ın kelâmını okuyanlara andolsun ki, sizin ilahınız gerçekten bir tek göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların da Batıların da en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla itaatten çıkan her şeytandan yüce topluluğu ileri gelen melekler topluluğunu dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler ve yok eder.11.Ey Muhammed! Şimdi sen onlara sor "Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı? Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan sen onların haline şaştın onlar ise alay öğüt verildiği zaman öğüt mucize gördükleri zaman onu alaya ki "Bu bir büyüden başka bir şey değildir."16."Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?"17."Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?" ki "Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak diriltileceksiniz." ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar diriltilmiş hazır diyecekler "Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür." "İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür" 23, meleklere şöyle emreder "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya "Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?" onlar bugün teslim olmuş yönelip sorarlar çekişirler. derler "Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz." de onlara şöyle derler "Hayır, siz zaten mü'min kimseler değildiniz."30."Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hakimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz."31."Artık Rabbimizin sözü azap bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız."32."Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik." onlar o gün azapta biz suçlulara böyle onlar, kendilerine, "Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur" denildiği zaman inanmayıp büyüklük deli bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz?" öyle değil. O, hakkı getirmiş, önceki peygamberleri de tasdik siz mutlaka elem dolu azabı ancak işlediklerinizin karşılığı ile Allah'ın halis kulları onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören Naim üzerinde karşılıklı olarak etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler onlar beyazlıklarıyla, saklanmış gün yüzü görmemiş birbirlerine yönelip biri der ki "Benim bir arkadaşım vardı."52."Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?" biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?" o kimse yanındakilere, "Bakar mısınız, hali ne oldu?" de bakar ve onu cehennemin ortasında şöyle der "Allah'a andolsun, neredeyse beni de helak edecektin."57."Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum."58, 59."Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?" bu cennetteki nimetlere ulaşmak büyük bir böylesi için çalışsınlar! olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? biz onu zalimler için bir imtihan aracı cehennemin dibinde biten bir meyveleri sanki şeytanların ondan yiyecekler ve onunla karınlarını onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek onların dönüşleri mutlaka onlar babalarını sapık kimseler olarak de onların izinden koşa koşa onlardan önce, evvelkilerin çoğu da biz onlara da uyarıcılar uyarılanların sonu nasıl oldu! Allah'ın ihlâslı kulları Nûh bize dua edip seslenmişti. Biz ne güzel cevap vereniz! ve ailesini o büyük sıkıntıdan neslini yeryüzünde kalanlar gelenler arasında ona güzel bir ad içinde Nûh'a selam olsun! biz iyilik yapanları böyle o, bizim mü'min biz, diğerlerini suda İbrahim de onun taraftarlarından o, Rabbine temiz bir kalple babasına ve kavmine şöyle demişti "Siz neye tapıyorsunuz?"86."Allah'ı bırakıp da bir takım uydurma ilahlar mı istiyorsunuz?"87."O halde Âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?"88, yıldızlara baktı ve "Ben hastayım" üzerine arkalarını dönüp ondan onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi "Yemez misiniz?"92."Ne diye konuşmuyorsunuz?" üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe telaş içinde koşarak ona doğru şöyle dedi "Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?"96."Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır." "Onun için bir bina yapın, içinde ateş yakın ve onu ateşe atın" ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler şöyle dedi "Ben Rabbime onun emrettiği yere gideceğim. O bana yol gösterecektir."100."Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla." de ona uysal bir oğul kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" her ikisi de Allah'ın emrine boyun eğip, İbrahim de onu boğazlamak için yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik "Ey İbrahim!"105."Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."106."Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır." İbrahim'e büyük bir kurbanlık vererek onu İsmail'i gelenler arasında ona güzel bir ad selam yapanları işte böyle o mü'min onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de da İshak'ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler biz Mûsâ'ya ve Hârûn'a da lütufta ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan yardım ettik de onlar galip gelenler onlara hükümlerimizi açıklayan Kitab'ı Tevrat'ı doğru yola gelenler arasında onlara güzel birer ad ve Hârûn'a selam biz iyilik yapanları böyle onlar mü'min kullarımızdan İlyas da peygamberlerden kavmine şöyle demişti "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?"125, 126."Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah'ı bırakarak "Ba'l'e mi tapıyorsunuz?" yalanladılar. Bu sebeple onlar cehenneme Allah'ın ihlâslı kulları gelenler içerisinde ona güzel bir ad selam biz iyilik yapanları böyle o bizim mü'min Lût da biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın kâfir olan eşi dışında bütün ailesini da diğerlerini yok sizler yolculuklarınız sırasında sabah akşam onların harap olmuş yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz? Yûnus da o kaçıp yüklü gemiye kur'a çekmiş ve kaybedenlerden Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu o, Allah'ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında biz onu hasta bir halde sahile geniş yapraklı bir ağaç onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar Muhammed! Onlara sor Kız çocukları Rabbinin de, erkek çocukları onların mı? biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış?151, bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, "Allah çocuk sahibi oldu" diyorlar. Onlar elbette yalan Allah kızları erkeklere tercih mi etti? var? Nasıl hüküm veriyorsunuz! düşünmüyor musunuz? sizin apaçık bir deliliniz mi var? doğru söyleyen kimseler iseniz getirin bu delili içeren kitabınızı! ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah'ın huzuruna getirileceklerini onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, Allah'ın ihlâslı kulları bunlar gibi 162, 163.Ey müşrikler! Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan derler ki "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır."165."Şüphesiz biz orada saf duranlarız."166."Şüphesiz biz Allah'ı tespih edip yüceltenleriz."167, 168, şunu da söylüyorlardı "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk." kitap gelince onu inkar ettiler. Yakında sonlarının ne olacağını peygamber olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti172."Onlara mutlaka yardım edilecektir."173."Şüphesiz ordularımız galip gelecektir." halde bir süreye kadar onlardan yüz onları, yakında onlar da onlar azabımızı acele mi istiyorlar? azabımız onların yurtlarına indiğinde o uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur! Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz ve gör. Onlar da yakında Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, selam âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Saffat Suresi Konusu Sâffât sûresinde Allah’ın birliği, âhiret hayatının gerçekliği, o hayatta neler olacağı, inkârcıların âhiretteki pişmanlıkları ve birbirlerini suçlamaları, ayrıca Allah’ın samimi kullarının cennetteki mutlu yaşayışları hakkında bilgi verildikten sonra Nûh, İbrâhim, İsmâil, İshak, Mûsâ ve Hârûn, İlyâs, Lût ve Yûnus peygamberlerin hayat hikâyelerinin ibretli yanları ve Allah’ın onları yardımıyla desteklemesi anlatılmakta; putperestlerin bâtıl inançları eleştirilmektedir. Sûre, genellikle Kur’an tilâveti ve duaların sonunda okunması âdet haline gelen ve “Sübhâne rabbike...” diye başlayıp “ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn” diye biten âyetlerle son Suresi Tefsiri İlk üç âyette hangi varlık topluluğundan bahsedildiği ve bunlara yüklenen işlevlerle ilgili ifadelerin ne anlama geldiği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu ifadelerle ya melek veya insan topluluklarının kastedilmiş olabileceğini belirten Râzî’nin açıklamalarından da XXVI, 114-117 yararlanarak bu husustaki görüşleri şöyle özetleyebilirizİlk üç âyette hangi varlık topluluğundan bahsedildiği ve bunlara yüklenen işlevlerle ilgili ifadelerin ne anlama geldiği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu ifadelerle ya melek veya insan topluluklarının kastedilmiş olabileceğini belirten Râzî’nin açıklamalarından da XXVI, 114-117 yararlanarak bu husustaki görüşleri şöyle özetleyebiliriz a Yaygın yorum, burada meleklerden söz edildiği yönündedir. Şevkânî’ye göre “sıra sıra dizilmiş olanlar”la dünyada insanların iba-det için saf tutmaları gibi semada saf tutan melekler kastedilmiştir. İbnMesûd, İbn Abbas, İkrime, Saîd b. Cübeyr, Mücâhid ve Katâde bu görüştedirler IV, 442. İbn Âşûr da, Arap putperestlerinde putların emrinde melekler bulunduğu şeklinde bir inancın yer almadığını, meleklerin kendi buyruğu altında görev yaptığı tek gerçek Tanrı’nın Allah olduğunu, dolayısıyla aşkın âlemin en değerli yaratıkları olan melekler üzerine yemin edilmekle sûrenin temel amacı olan ve 4. âyette altı çizilen Allah’ın birliği inancına dikkat çekildiğini söyler XXIII, 82. Buna göre bu âyetlerde dolaylı olarak putperestlere hitaben şöyle denilmektedir “Allah’ın huzurunda sıra sıra dizilip ibadetle meşgul olan, buyruğunun yerine getirilmesine hizmet eden ve zikir okuyan melekler bulunmaktadır. Tanrı yerine koyup taptığınız putların böyle hizmetçileri bulunmadığını siz de kabul ettiğinize göre onları Allah’a nasıl ortak koşabilirsiniz!” Meleklerin sıra sıra dizilmesi, çoğunlukla saf tutarak ibadet etmelerişeklinde yorumlanmıştır. Ancak bunun mecazi bir ifade olup meleklerin Allah katındaki farklı derecelerine işaret ettiği de belirtilmektedir Râzî, XXVI, 114. “Engellemeye çalışanlar” diye çevirdiğimiz 2. âyet, meleklerin gök cisimlerini, en küçük bir sapmaya izin vermeksizin ilâhî buyruk ve yasalara itaat ettirmeleri, sevk ve idare etmeleri veya bütün kozmik ve dünyevî varlıkların ilâhî hüküm ve kanunlara boyun eğmelerini sağlamaları İbn Atıyye, IV, 465 şeklinde açıklanır. Bunlar, ilk âyetteki meleklerden ayrı, özellikle bu işle görevlendirilmiş ayrı bir melekler topluluğu da olabilir Taberî, XXIII, 34. “Anmak için okuyanlar”la da meleklerin Kur’an’ı, ilâhî kitapları Zemahşerî, III, 295 veya ilâhî kitaplar da dahil olmak üzere Allah’ı zikir mahiyetindeki sözleri Şevkânî, IV, 442 okumaları kastedilmiştir. b Bu âyetlerde bazı insan topluluklarından söz edilmiş olması da mümkündür. Bunlar, Râzî’nin ifadesiyle “Kendilerini Allah’a ibadete adamış olan ve bu özellikleriyle âdeta yer yüzünün melekleri sayılmaya değer bulunan yüce ve tertemiz beşerî ruhlar olabilir. Bu insanlar, Allah’ın huzurunda saf tutup namaz kıldıkları, “Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm” diyerek şeytanın kalplerine zararlı dürtüler vermesini önledikleri ve namazda okudukları âyetlerle Allah’ı zikrettikleri için burada belirtilen niteliklerle Allah tarafından takdir edilmişlerdir. Ayrıca burada, insanları Allah’ın dinine davet eden, dinî ve ahlâkî bakımdan sakıncalı davranışlardan alıkoyan, Allah’ın hükümlerini yaşayan ve yaşatan âlimler topluluğu veya düşmana karşı saf tutup savaşan, harp meydanlarında yiğitçe haykırarak düşmanlarının kalplerine korku salan, Kur’an okuyup tekbir getirerek düşman üzerine saldıran mümin savaşçılar kastedilmiş olabilir. c Burada Kur’an âyetlerinin bazı özellikleri de kastedilmiş olabilir. Buna göre ilk âyette Kur’an’ın konularının zenginliğine, tertip ve düzenine, âyetler arasındaki uyuma; 2. âyette insanların kötü fiilleri işlemelerini yasaklayan, 3. âyette de iyi işler yapmalarını emreden âyetlere işaret edilmiştir Zemahşerî, III, 295; Râzî, XXVI, 116. Muhammed Esed, Kur’an âyetlerini aklîleştirme yönündeki temel eğiliminin bir sonucu olarak, Râzî’ye nisbet ettiği, aslında diğer tefsirlerde de geçen meselâ bk. Taberî, XXIII, 33-34; İbn Atıyye, IV, 465 bu şıktaki görüşü tercih ederse de bu yaklaşımın “melekler” anlamını vermekten kaçınma saikine dayandığı anlaşılmaktadır. Oysa Kur’an’ın başka yerlerinde de gerek meleklerin gerekse ay, güneş gibi kozmik varlıkların Allah’ı tesbih ettikleri, buyruğuna göre hareket ettikleri yönünde sarih ifadeli birçok âyet bulunmaktadır. Bize göre bu âyetleri belli bir varlık türüne veya bir tür içindeki belli bir gruba hasretmek yerine, –ifadelerinin mutlaklığını da dikkate alarak– ilâhî yasalara boyun eğen bütün kozmik varlıklar yanında; aynı inanç ve kulluk bilincinde buluşup birleşerek Allah’a yönelen, ona kul olan; varlık düzeninde, ahlâkî ve dinî hayatta O’nun yasalarının egemen olması için çalışan; dilinde, gönlünde ve hayatında O’nun âyetlerini yaşatan, meleğiyle insanıyla bütün görünür ve görünmez varlıkların kastedildiğini düşünmek daha isabetlidir. Böylece bu âyetlerde başlıca özelliklerine işaret edilen varlıklar üzerine yemin edilerek Tanrı’nın birliğine vurgu yapılmakta ve bu suretle Araplar’ın benimsediği putperestlik yanında bütün çok tanrıcı inançlar kesin bir dille reddedilmekte; Allah, “göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin rabbi, doğuş yerlerinin rabbi” olduğuna göre, O’ndan başkasına tanrılık nitelikleri yükleyip kulluk etmenin anlamsızlığı dile getirilmektedir. “Güneşin doğuş yerleri” diye çevirdiğimiz 5. âyetteki meşârık, meşrık kelimesinin çoğulu olup bu bağlamda mevsimlere, hatta yılın her bir gününe göre güneşin farklı doğuş noktalarına işaret etmektedir bk. Taberî, XXIII, 35; İbn Âşûr, XXIII, 86-87. Muhammed Esed, âyetle ilgili olarak –bizim de katıldığımız– notunda şöyle demektedir “Muhtelif gündoğumu noktalarının meşârik vurgulanması, yaratılmış fenomenlerdeki sonsuz çeşitliliğin, yaratıcının birliği ve benzersizliği ile karşıtlığını sergiler” II, 910; yani yaratılanların çeşitliliğini ve yaratanın tekliğini ortaya koyar. Aynı yazarın, Rahmân sûresinin 17. âyetine düştüğü notta III, 1097 belirttiği görüşe de katılıyoruz; orada olduğu gibi bu âyeti de Esed’in ifadesiyle, “Allah’ın, uzaydaki yörünge hareketlerinin nihaî etkeni olduğunu mecaz yoluyla anlatan bir ifade” olarak düşünmek yerinde olur. SURELERİN FAZİLETİ...FATİHA sûresini vird ederek devam eylerse, Cenabı-Mevlâ o kimsenin dünya ve âhiret bütün maksudunu bahşeder ve o kimseyi bütün âfetlerden muhafaza ümit kestikleri herhangi bir hasta için yazılır ve suyu içilirse, Allah'u teâlâ'nın lûtfu ile şifâ yâb olur. 2 BAKARA sûresini okuyan kimseye, aslâ şeamet, büyü ve sihir tesir etmez, Hak celle ve âlâ kendisini bunlardan muhafaza buyurur. 3 AL-i-İMRAN sûresini, her kim üç defa okursa Hak Teâlâ ümit etmediği yerden mal verir ve zengin eder. Kul borcundan da kurtarır. 4 NİSA sûresini, erkek veya kadın her kim okursa, Hak Teâlâ karı-kocanın aralarına ıslâh eder, dirlik düzenlik ihsan ve inayet eyler. 5 MA'İDE sûresini, kırk defa okuyan kimseye, Allah'u Teâlâ bol rızk, mal ve makam ihsan buyurur. 11 HûD sûresini, her kim üç kere okursa haceti reva ve denizde boğulmaktan Allah''u Teâlâ''nın lûtfu ile emin olur. 12 YUSUF sûresini,her kim okursa Allah''u Teâlâ’nın lûtfu ile hasretine kavuşur ve bütün mahlûkatın gözüne şirin görünür. 13 RA''D sûresini, her kim okursa çocuklarını görünmeyen kuvvetlerin şerrinden Allah''u Teâlâ hıfzeder ve ağlayan çocuğa okunsa derhal okuyan gerekse çocukları yıldırım ve şimşekten hıfz olunurlar. 14 İBRAHİM sûresini, her kim yedi kere okusa, Hak Teâlâ okuyanın düşmanlarına fırsat vermez, ana ve babasının rızasında bulundurur. 15 HICR sûresini, üç kere okuyan kimse alış-verişinde bereket bulur. 16 NAHL sûresini, her kim yüz kere okursa düşmanı zafer bulamaz ve Allah''u Teâlâ''nın keremi ile her türlü maksuduna nail olur. 17 İSRA sûresini, yedi kere okuyanlar;gammazların, hasetçilerin şerlerinden emin olurlar,Hak Teâlâ düşmanlarına fırsat vermez.Yazılarak suyu küçük çocuklara içirilirse,dilleri açılır . 18 KEHF sûresini,her kim Cuma günü bir kere okursa,ertesi Cuma gününe kadar bütün kazalardan,belâlardan Hak Teâlâ kendisini korur, âhir zaman fitnesinden, Deccal''dan ve şerlerinden emin olur, sıhhat ve âfiyet ihsan buyurur. 19 MERYEM süresini, her kim kırk bir kere okursa, Hak rızklar ihsan buyurur ve yoksulluktan kurtulur. 20 TA-HA süresini,her kim yirmi bir kere okursa, evde kalan kız evladına kısmet çıkar, Salih bir er nasip olur. 21 ENBİYA süresini, her kim yetmiş kere okursa , gizli kokulardan kurtulur, okumağa devam ederse Hak Teala kendisine Salih çocuk ihsan buyurur. 22 HAC süresini her kim devamlı olarak okursa ,kıyamet korkusundan emin olur ve ölümü de asan olur. 23 MÜ’MİNÜN süresini, her kim devamlı okursa, Hak Teala kendisine salah-ı hal ,tövbe tevfik ve müyesser eyler . 24 NUR süresini , her kim daima okursa Hak Teala kalbin de imanını muhkem kılar ve şeytanın vesvesesinden halas eder. 25 FURKAN süresini her kim yedi kere okursa , Hak Teala o kulunun düşman şerrinden emin eder ve fena yerlere gitmekten korur 26 ŞU ARA süresini , yedi kere okuyan kimseye , Hak Teala bütün mahlukatı muhabbet ettirir ve hepsi ile hoş-hal olur. 27 NEML süresini ,her kim daima okursa ,Hak Teala o kimseyi zalimlerin şerlerinden hıfz eder. 2 KASAS sûresini, yedi defa okuyan kimseyi, Hak Teala büyük bir kazadan ve büyük düşmandan emin kılar . 29 ANKEBUT süresini, her kim yazarak suyunu içerse , Allah’ın keremiyle unutkanlığı gider ve kuvve-i hafızası sıhhate kavuşur. 30 RUM süresini , harp zamanında zafer niyetiyle üç kere okursa, İslam askerini nüsret-i ilhi yetişir ve düşmanı mağlup eder. 31 LOKMAN süresini , yedi kere okuyan kimsenin maddi ve manevi hastalığı ve karın ağrısı ve benzeri iletlerine Allah şifa ihsan eder. 32 SECDE süresini , yazarak bir şişeye koysa ve şişenin ağzını sıkıca kapattıktan sonra evin bir tarafına gömse , o ev ateşten korunur ve her türlü düşman şerrinden emin olur. 33 AHZAP süresini, kırk bir kere okuyanın işi ticaret ve kazancı bol olur,Hak Teala bütün müşküllerini kolaylaştır ve kendisine bereketini ihsan buyurur. 34 SEBE süresini ,yedmiş kere okuyan kimsenin büyük yanındaki karışık hacetini , Hak Teala giderir. 35 FATIR süresini, her kim okursa görünmeyen kuvvetlerin , şeytanların ve insan şeytanlarının şerlerinden emin olur, Hak Teala bu sûreye devam edenlerin ömürlerine bereket verir. 36 YA-SİN süresini , yetmiş kere okuyan kimsenin mutlak hacetleri reva olur. Ölen kimsenin , yıkandıktan sonra yanında kıraat edilse, kabrinde defni sırasında da okunsa, o cenazeye sayılarını ancak Allah’u Teala’ın bileceği rahmet melekleri tabii olurlar ve o meyyitin suali asan olur, kabir azabından emin olur. Eğer , yazılarak suyu içilse, Hak Teala o kimsenin gönlüne öyle bir nur ihsan buyur ki , bu nur ile gamı , gasaveti ve bütün endişeleri zayil olur ve sıkıntılarından kurtulur. Akşam–sabah okunması vird edinilse dünya fakirliğinden kurtulur, ahiret azabından emin olur ve kendisine cennette yüksek bir makam ihsan buyurulur. Zira, resul aleyhisselam “Her şeyin kalbi vardır. Kur’anı azamin kalbide Ya-sin’i Şeriftir.” buyurmuştur. Ey yaranlar Yasin suresini çokça okuyun, feyzini ve bereketini görürsünüz. 37 SAFFAT süresini her kim yedi kere okursa kendisine rızk bereketi ihsan buyurulur. 38 SAD süresini okumaya devam eden şeytanın ve insan şeytanların şerlerinden emin olur. 39 ZÜMER süresini okumaya devam eden kimse, hak katında aziz olur ve Kerem-i İlahiye nail olur. 40 MÜ’MİN Suresi yedi kere okuyan kimsenin istek ve hacetini Hak Teala reva kılar. 41 FUSSİLET süresini , bir kere okuyan kimse hırsız, yankesici ve eşkıya şerrinden emin olur. 42 ŞURA süresini , otuz üç kere okuyan kimseyi, Allah celle düşman korkusundan emin kılar. 43 ZUHRUF süresini, okuyan kimsenin gönlüne şeytan vesvesesi yol bulmaz. 44 DUHAN süresini, devamlı olarak okuyan kimselere, bütün halk muhabbet eder. 45 CASİYYE süresini, sefere çıkan bir kimse, kırk kere okursa , seferi mübarek olur, selametle vatanına avdet eder. 46 AHKAF süresini, bir kimse yazarak sandığı veya dolabı içerisine koysa, Hak Teala kumaşlarını güve denilen hayvanın yemesinden hıfzeder. 47 Muhammed süresini, harp vaktinde her gün kırk bir kere okurlarsa , Allah’u Teala İslam askerlerine nusret , muvaffakiyet ve selamet ihsan buyurur, düşmanlar ise kahr-ü perişan olur. 48 FETH süresini, kırk bir kere okuyan kişinin işlerini Hak Teala feth-i asan buyurur. Harp vaktinde , her gün Muhammed süresi ile birlikte okunsa , düşman harp meydanından firar eder. istiklal savaşı sırasında , Sakarya meydan muharebelerinde, tabur imamı merhum gazi Naci Efendi , harbin en kritik bir anında bu iki mübarek süreyi, askerler arsında bulunan hafızlara okutmuş ve bi-nusretillahi teala düşman harp meydanından münhezim ve perişan bir halde mağlup olarak firar etmiştir. O günden sonra da, hiçbir tarafta tutunamayarak İzmir den denize dökülmüşlerdir. Hadiseyi, merhum Naci Efendiden bizzat dinlemiş bulunuyorum. Rahmetullahi aleyhi vasi a.. 49 HUCURAT süresini, derdine derman bulamayan kimse , yedi kere okuyacak olursa, Allah celle o kulunun derdine derman verir ve kendisini sıhhatine kavuşturur. 50 KAF süresini her Cuma gecesi üç kere okuyan kimsenin gözü nurlanır, görme hassası asla azalmaz, daima gözü ayrın ve mesrur olur. 51 ZARİYAT süresini, kıtlık vaktinde yetmiş kere okusalar , Hak Teala lutfü ile kıtlığı giderir, bolluk ve ucuzluk verir , bütün ekinler bereketli olur. 52 TUR süresini , üç kere hastaya okusalar, Allah’u teala sohbetini iade eder. Geçimsiz eşlere okusalar, karı- koca arasında ülfet ve muhabbet ihsan eder. 53 NECM süresini , yirmi bir kere okuyan , matlup ve maksuduna nail olur. 54 KAMER süresini okuyan, korktuğundan emin olur, korktuğu kimsenin şerrinden kurtulur. 55 RAHMAN süresini okuyanın, gönlü mesrur olur, evinde ve ticaretinde bereket olur. 56 VAKI’A süresini okuyanı, Allah celle zengin ve bay eyler. Namerde muhtaç kalmaz. Kendisine ululuk ihsan buyurur. Dünya zenginliği isteyenler, bu süre-i celileyi her gün akşam ile yatsı arasında okumağa devam etsinler. Yakın bir zamanda faydasını görürler. 57 HADİD süresini, yetmiş kere okuyanın işi açılır, gücü artar sıkıntılardan halas olur. 58 MÜCADELE süresini, bir kimse bir avuç toprak üzerine üç kez okursa ve düşmanı üzerine saçsa bi-iznillah düşmanı münhezim olur. 59 HAŞR süresini , hacet için üç kere okuyanın ne muradı varsa Hak teala acilen verir. 60 MÜMTEHİNE süresini, vird ederek daima okuyanın gönlündeki nifakı, Allah celle giderir. 61 SAF süresini , üç kere okuyarak üstüne üfürene düşman zafer bulamaz. 62 CUM’A süresini , dargın olan karı-kocaların aralarını bulmak için ıslahları niyetine beş kere okurlarsa, karı-koca barışır ve birbirlerine muhabbet ederler. 63 MÜNAFIKUN süresini, yüz kere okuyan kimse, gammaz ve hasetçilerin dillerinden emin olur. 64 TEGABUN süresini, yedi kere okuyanın, saklandığı eşyayı Hak teala hıfzeder. 65 TALAK süresini , yedi kere okuyan avrat şerrinden emin olur, borçlu ise borcundan kurtulur, ummadığı yerden zengin olur. 66 TAHRİM süresini, karı-kocanın iyi geçinmeleri için okurlarsa , maksatların nail olurlar. 67 MÜLK süresini, yedi kere okuyan belalardan emin olur, kaybettiği şeyi bulur. Akşam-sabah devam eden kabir azabından kurtulur, kabir suallerine cevabı asan olur. 68 KALEM süresini, on kere okuyanın , haceti reva olur ve isabeti ayndan göz değmesi Hak teala kendisini korur. 69 HAKKA süresini , okuyanın düşmanı defolur ve düşman şerrinden kurtulur. 70 ME ARİÇ süresini , on kere okuyan kimse kıyamet korkularından emin olur. 71 NUH süresini, bir kere okuyanın düşmanı red ve def olur. 72 CİN süresini, yedi kere okuyan kimse nazarlardan , cin ve şeytan şerrinden , fena sözlerden emin olur. Küçük çocuklarda, her türlü kötü hallerden ÜMMÜ SIBYAN denilen manevi hastalıktan korunur. 73 MÜZEMMİL süresini, korkak çocuk üzerine okurlarsa, korkusu zail olur. 74 MÜDESSİR süresini, okuyan bütün fenalıklardan emin olur. 75 KIYAME süresini okuyan ve devam eden kişi, kıyamet zorluklarından kurtulur. 76 DEHR süresini , yedi kere okuyan kimse bilcümle şerlerden emin olur, Ehl-i bey-t Mustafa’ya komşu ve şefaatlerine nail olur. 77 MÜRSELAT süresini okuyan kimse iftiralardan kurtulur. 7 NEBE süresini, her gün ikindiden sonra okuyan kimse , kabir karanlığı görmez , kabri bu süre-i celilenin nuru ile nurlanır. 79 NAZİAT süresini , devamlı okuyan kimse , ölüm acısı duymaz, son nefesinde canını kolaylıkla Hazreti Melek-ül-Mevte teslim eder. 80 ABESE süresini , bir haceti için üç kere okuyanın bi-avnihi teala haceti reva olur. 81 TEKVİR süresini okuyan cümle mahlükat-ı ilahiyyeye heybetli görünür. 82 İNTİFAR süresini , devamlı okuyan kimse son nefesinde tövbe ve tevfik ile göçer. 83 MUTAFFİFİYN süresini, yedi kere okuyan kimsenin , ticaret ve kazancı bereketli olur. 84 İNŞİKAK süresini, doğumu güç olan kadına doğumu esnasında yazıp suyunu içirirlerse , doğum meşakkatinden halas olur. 85 BÜRUC süresini , yirmi bir kere okuyan kimse , düşman şerrinden halas olur. 86 TARIK süresini , üç kere okuyan kimse , cinlerin , şeytanın , hırsızların ve haram yiyenlerin şerlerinden halas olur. 87 ALA süresini yazarak meyve bahçesine asan kimsenin , bağ ve bahçesine asla zarar gelmez. 88 GAŞİYYE süresini, her kim yel ve diş ağrısı için okursa , bunlardan kısa zamanda kurtulur. 89 FECR süresini, okuyan büyüklerin gazabından emin olur. 90 BELED süresini , bütün manevi hastalıklara ve hassaten göz ağrısına okurlarsa derhal def olur. 91 ŞEMŞ süresini , yirmi bir kere okuyan, bütün korkulardan emin olur. 92 LEYL süresini , yedi kere okuyan , gece veya gündüz bütün kullardan emin olur. 93 DUHA süresini, kırk bir kere okuyanın çalınmış malı eline geçer. 94 İNŞİRAH süresini , yeni elbise giydiği mübarek olur. Saçını ve sakalını tararken okursa asla fakirlik görmez. 95 TIYN süresini, yetmiş kere okuyan ,bütün mahlukatın gözüne güzel görünür. 96 ALAK süresini, büyüklerin huzuruna varacak olan kimse yedi kere okursa haceti verilir ve kendisi mükerrem tutulur. 97 KADR süresini, ramazan gecesi bin kere okuyan , Allah’ı sübhanehu ve tealayı rüyasında görür, pazartesi gecesi beş yüz defa okuyan Nebi ekremi mana aleminde görür ve bağlı işleri fetholur. 98 BEYYİNE süresini okuyan düşman şerrinden emin olur. 99 ZİLZAL süresini, kırk bir kere okuyanın düşmanları münhezim ve perişan olur. 100 ADİYAT süresini okumaya devam eden kimse, isabet-i ayndan yani şer nazardan emin olur. 101 KARİ’A süresini, iki kişinin aralarını ıslah için okurlarsa, sulh ve selamete neticelenir. 102 TEKASÜR süresini, her gün okuyan kabir azabından emin olur. 103 ASR süresini, yetmiş kere okuyanın sıkıntıları def olur. 104 HÜMEZE süresini, yirmi bir kere okuyan gammaz ve hasetçilerin şerlerinden halas olur. 105 FİL süresini, akşam ile yatsı arasında iki yüz elli kere okuyanın düşmanı def olur. 106 KUREYŞ süresini, yedi kere okuyan kimse, kendisine fenalık edebilecek kişinin korkusundan emin olur, yiyecek ve içeceğe okununur ve üflenirse bereketli olur. 107 MAUN süresini, kırk bir kere küçük çocuk üzerine okurlarsa Hak teala o yavruyu afetlerden ve beliyyelerden hıfzeder. 108 KEVSER süresini , bin kere okuyan kimse kevser şarabından Resül-ü Ekremin mübarek elleriyle içmek nasip olur. 109 KAFİRUN süresini , bin kere okuyan düşmanlarına galip gelir. 110 NASR süresini, üç kere okuyanın imanın Hak sübhanehu ve teala şeytanın şerrinden saklar, ahirete iman ile göçer. 111 TEBBET süresini, ben kere okuyan düşmanlarına galip gelir. 112 İHLAS süresini, haksız olarak hapsedilenler için bin kere okurlarsa , Hak teala o kimseyi hapisten halas eder. 113 FELAK süresini, her namaz sonunda üç kere okuyan kimse, semavi belalardan ve dünya kazalarından emin olur. 114 NAS süresini, FELAK ile birlikte her namazın sonunda üç kere okuyan kimse, afat-ı semaviyye ve araziyyeden ve cümle belalardan, hasetçilerin şerlerinden ve gammazların dillerinden, kötü nazardan, büyücülerden ve sihirbazlardan ve hilekarların hile ve mekirlerinden, cin ve şeytanların vesvesesinden korunurlar. 05078181111 Bir sure ve ayet okunduğu zaman okuyan veya dinleyen kişiye bazı manevi armağanlar verilir. Bunlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Surelerin ve ayetlerin çeşitli faziletleri pek çok hadis-i şerifte ifade edilmişlerdir. Surelerin ve ayetlerin faziletlerini konu alan hadis-i şerifleri inceleyince genellikle bunlarla, ilgili surede ve ayette işlenen tema veya konular arasında yakın bir ilginin bulunduğunu görürüz. Örneğin peygamberimiz bir hadiste Yasin suresini her gün okumaya devam edene şehitliğin nasip olacağını ifade eder. Gerçekten surede şehit edilen bir mümin konu olarak işlenir. Vakıa suresini daima okuyanlara dünya zenginliğinin ihsan edileceği hadis-i şerifte müjdelenir. İlgili surede cennet tasviri ve nimetleri bu dünyadaki zenginliğe işaret eder. Kehf suresi ile ilgili hadis-i şerifler daha ziyade Deccal’dan, zalim hükümdarlardan, bela ve musibetlerden korunmaları içerir. Gerçekten de ilgili surede mağaraya sığınan gençler böyle zalim bir hükümdarın şerrinden kaçarlar. Hz. Zülkarneyn de Yecüc Mecüc kavminin şerrinden halkları korumak için bir set inşa ettirir. Hz. Hızır ise ileride bazı kimselere gelecek bela ve musibetlerin daha önceden önünü almak için akıl almaz ve şeriat dışı bazı icraatlarda bulunur. Bunlarla Kehf suresi adeta okuyana ve dinleyene bir zırh gibi işlev görür. Her türlü bela ve musibetten onları korur. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama ne kadar çoğaltsak da genellikle şunu görürüz Peygamberimiz hangi surenin veya ayetin faziletinden bahsetmişse genellikle ilgili fazilet ile surenin, ayetin teması veya konuları arasında bir ilgi ve ilişki vardır. Sure ve ayet faziletini bildiren hadis-i şerif genellikle adeta surenin ve ayetin içeriğinde bir konuya işaret etmekte, o konunun ilahi bir yasaya dayandığını bildirmektedir. Tabii sure ve ayet faziletinden bahseden bütün hadisi-i şerifleri bu kategoriye sokamayız. Hadis-i şeriflerin bir kısmında sure ve ayet içeriği arasında bir ilgi ve bağlantı yoktur. Bunlar, Hz. Peygamber’in nübüvvet nuru ile değerlendirdiği sure ve ayetlerdir. İşte bu ilgilerden dolayı bazı arifler, surelerin ve ayetlerin hadis-i şeriflerce işaret edilmemiş faziletlerinden bahsetmişlerdir. Bu konularda çeşitli hükümlerde bulunmuşlardır. Çünkü onlar bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri ile ilgili formülü bulmuşlar; yani surelerin, ayetlerin faziletleri ile tema ve konuları arasındaki bağlantıyı, ilgiliyi anlamışlardır. Yüce Allah her şeyi ilahi yasalarla yaratmaktadır. İlahi yasalara sünnetullah da denir. Dünyanın hareketleri, mevsimler, gece gündüz, yağmurun ve karın yağması da ilahi birer yasadır. Bunlar da yüce Allah’ın sünnetullahlarıdır. İsterse yüce Allah bunları bir sözle değiştirebilir. Allah’ın sözü olan Kuran-ı Kerim baştan sona değin yaratıcı sözlerle doludur. Yani Kuran-ı Kerim’deki her kelime sihirlidir. Bu sihir, helaldir. Yani surelerin ve ayetlerin faziletleri kısaca helal sihirlerden oluşur. Aslında buna sihir kelimesi pek yakışık almadı, doğrudan doğruya mucize demek daha doğru görünmektedir. Kişi bir sure veya ayet okur, yüce Allah o okunan surenin veya ayetin faziletini okuyan veya dinleyen kişilerin üzerine yağdırır. Sünnetullahları yaratan yüce Allah isterse Kuran-ı Kerim’in mucizesini o kişiye gösterebilir. Zikir olan kelimeler gücünü Kuran-ı Kerim’de geçtikleri oranda alırlar. Onun için en büyük zikir Allah’ kelimesi ile yapılır. Çünkü bu kelime hem Allah’ın zatına işaret eder hem de Kuran-ı Kerim’de Allah’ın en çok geçen adıdır. İnsanlar genellikle suyun kaynamasını, buharlaşmasını, yağmurun ve karın yağmasını birer sünnetullah olarak kabul ediyorlar. Bunda bir sorun yoktur. Ama başlarına gelen bela ve musibetleri, güzellikleri birer sünnetullaha bağlayamıyorlar. Yani hayır ve şerrin Allah’tan geldiği yönündeki kader inancında genellikle insanların itikatlarında bir bozukluk vardır. Yüce Allah’ın kendilerine güç yetiremeyeceklerini, aldıkları tedbirlerle bela ve musibetlerden korunacaklarını sanıyorlar. Dünya hayatına daha çok tamah ederek huzura ve mutluluğa erişeceklerini düşünüyorlar. Hâlbuki bu dünya bir imtihan yurdudur. Başa gelen bela ve musibetler; hayırlar, güzellikler imtihan içindir. Bela ve musibetler genellikle günahlarımız yüzünden peyda olur. İyilikler, hayırlar yüce Allah’ın lütfu olarak görülmelidir. Aslında onlar da bir zamanlar yapılan küçük iyiliklerin, alınan hayır duaların, tohumlar gibi yüce Allah’ın lütfu ile neşv ü nema bulmasıyla olurlar. İnsanın yaptığı her şey daha ahrete varmadan bu dünyada hayır ve şer olarak önüne çıkmaktadır. Ama imtihan sırrı bunları çeşitli perdelerle gizlediği için bu gözlerden saklı tutulmaktadır. Zengin insanları herkes mutlu ve huzurlu sanır. Oysa nice zenginin daha bu dünyada iken ne cehennemlerde kavrulduğu imtihan sırrıyla insanlardan gizlenmiştir. Kalpler yüce Allah’ın elindedir. Asıl bu noktalarda insanlar dünyada iken cennet ve cehennem hayatını yaşamaktadırlar. İntihar eden insanların önemli bir kesimi maddi bir sıkıntısı olmayanlardandır. Bu tür insanlar dünyada iken kalp âleminde yaşadıkları cehennem hayatından kurtulmak için hayatlarına kendi elleri ile son vermektedirler. Huzur, İslam’dadır. Yasaklardan kaçınıp bunlardan hemen tövbe ederek yüce Allah’ın emirlerini hayata uygulamaktadır. İnsanlar tövbe edip hak yola girince Kuran-ı Kerim; sureler, ayetler, zikirler onların üzerine faziletleri yağdırmaya başlar. Sözün özü bu hak kitabın mucizeleri İslami bir yaşantıyla tadılır, anlaşılır. Kalplere büyük bir huzur, nur o zaman dolmaya, insanlar daha bu dünyada iken cennet hayatından esintiler yaşamaya başlarlar. İşte sure ve ayetlerin okunması ile yüce Allah insanların kaderini tayin etmekte; şerleri, kötülükleri üzerinden almakta ve hayırları, güzellikleri üzerine yağdırmaktadır. Çünkü yüce Allah her şeyi sünnetullahla yaratmaktadır. Sünnetullah da yüce Allah’ın sözlerine dayanmaktadır. Yüce Allah’ın sözleri de Kuran-ı Kerim’de toplanmıştır. Tabii bu noktada şeytan pek çok vesveseyi fısıldamaktadır Öyle ise niçin Müslümanlar dünyada ezilmekte, öldürülmekte; kâfirler ise cennet hayatı yaşamaktadırlar?’ Çünkü Müslümanların büyük çoğunluğu Allah’la bile bile dalga geçmekte; Kuran-ı Kerim’deki ilahi emirleri yerine getirmemekte, ilahi yasakları ise kendilerine hayat prensibi olarak görmektedirler. Bunlar, yani bu tür insanlar gece gündüz Kuran-ı Kerim okusalar da bundan elbette bir hayır göremeyeceklerdir. Başlarında da bela ve musibet eksik olmayacaktır. Ben şahsen Amerika’nın zenginliğini ve dünya liderliğini tarihte köleliğin kaldırılmasında en temel adımları atmasında ve bu yolda savaşmasında ve muvaffak olmasında görmekteyim. Bu, dinin en çok sevap getiren emirlerinden biriydi ve Allah’ın rızasına uygundu. Yüce Allah bir insana veya bir ulusa bir devlet nasip etti mi mutlaka bunun altında bir neden vardır. Bu neden de bir sünnetullaha dayanır. Amerika’nın bu hayırlı işi dünyada iken böyle bir nimetle taltif edildi. Ama tabii Amerika’nın bu nimetin kadrini bilmesi ve şükrünü eda etmesi mümkün olmadığı için bu nimet onda zulüm ve fesat kaynağı olacaktır. Çünkü kâfirliğin tabiatında Allah’a isyan, nankörlük, insanlara zulüm vardır. İsyan, nankörlük; zulüm ise bir zaman sonra yüce Allah tarafından taltif için verilen nimetleri ve sermayeyi tüketebilir, bitirebilir. Biz bu yazımızda bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri hakkında bir formüle işaret ettikten sonra küçük surelerin faziletleri üzerinde kısaca yoğunlaşacağız. Çünkü Müslümanların belki yüzde doksanı sadece bu küçük sureleri ezberlemişler ve namazlarında okumaktadırlar. Bunların da büyük çoğunluğu okuduklarının anlamını bilmemektedirler. Gerçekte hadis-i şerife göre anlamını bilmeden okumada sevapta bir eksilme olmadığı gibi ilgili surenin veya ayetin faziletleri de birer manevi armağan olarak o kişiye verilmektedir. Fakat bu konuda bilinçli olmak kişiye elbette pek çok şey kazandıracaktır. Küçük surelerden kastımız Kuran-ı Kerim’in son sayfalarındaki Fil suresinden itibaren başlayan son on suredir. Mahalle hocaları genellikle çocuklara bunları ezberletirler. Müslümanların büyük çoğunluğu da bu ezberledikleriyle yetinirler ve namazlarında sadece bu sureleri okurlar. Tabii bunlara bir de Kuran-ı Kerim’in başında yer alan Fatiha suresini eklemek gerekir. Bu küçük surelerle namazlarını eda edenlere tavsiyemiz bunları namazlarındaki rekâtlarda sondan başa doğru sıra ile okumalarıdır. Ağırlığı birkaç sureye vermeden eşit dağıtmalarıdır. Çünkü her birindeki fazilet bambaşkadır ve hayati bir öneme sahiptir. Bu küçük surelerin en belirgin ortak özelliği müminleri çeşitli bela ve musibetlerden, şerlerden, düşmanlardan, olumsuzluklardan korumalarıdır. Müminler bu kısa surelerle namaz kıldıklarında adeta itibarlı bir devlet adamı gibi, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan gibi korunma çemberine alınmaktadır. Niçin? Çünkü mümin kıldığı namazla büyük bir davayı savunmaktadır. Onun gözle görünen ve görünmeyen pek çok düşmanının olacağı tabii bir şeydir. Onun bunlardan korunmaya ihtiyacı vardır. İşte bu küçük surelerin en başlıca faziletleri bunu sağlamaktadır. Namazda rükû ve secdede söylenilen zikirler ise müminin şerefini artırırlar. Bizzat rükû ve secdenin bedensel hareketinin anlamı bile böyle bir fazilete sahiptir. Allah kendisine tevazu ile yaklaşanı insanlar arasında yüceltir. Bu bir sünnetullahtır. Namaz kılmayan bir fasık, bir münafık, bir kâfir namaz kılan insana karşı gayri ihtiyari bir hürmet duygusu duyar. Bu, ellerinde olmadan olur. Mümin rükû ve secdede yüce Allah’ı ululayıp onu kusurdan, eksiklikten tenzih ederken yüce Allah da ona içerisinde yaşadığı muhitte kimsenin çalışarak ulaşamayacağı bir itibar verir. Bu şeref bu dünyada kişiye büyük bir huzur ve özgüven duygusu sağlar. Bunun elden çıkması ancak günahlarla olur. Leke nasıl beyaz bir elbisede kendisini çok açık bir surette gösterirse günahlar da müminde öyle açıkça sırıtır durur ve onun şerefini ve itibarını hemen yele verir, ortadan kaldırır. O zaman namaz kılan insan alay konusu da olabilir. Acınacak durumlara düşebilir. Allah bizleri bu durumlara düşmekten muhafaza buyursun. Âmin. Namazla mümine öyle bir nur verilir ki, bu nur hemen kendisini belli eder. O mümine ulaşılmaz ve gıpta edilecek bir şeref, namus, haysiyet sağlar. Bir de namaz kendisini kılana bir ruhaniyet verir ki bu da müminin adeta elbisesi gibi üzerinde durur. Ona bir derinlik katar. Mana verir. İnsanları kendisine âşık kılar. Her yerde yıldız gibi parlatır. Asalet ve rütbe verir. Kısacası namaz insana yüce Allah’tan gelen bir saygınlık kazandırır. İnsanlara bütün servetlerini harcayarak elde edemeyecekleri büyük bir şan sağlar. Günahlar, surelerin faziletlerinin üzerimize düşmesini engellerler. Bu açıdan namazında niyazında olan Müslümanların başlarına gelen bela ve musibetler hep ısrarla işlenen günahlar yüzündendir. Yoksa bu küçük surelerin koruyuculuğunun delinmesi öyle kolay değildir. Fatiha büyük bir duadır. Allah’ın engin rahmetine sığınmaktır. Allah’tan hidayet istemektir. Doğru yolda yürümeyi, aykırı ve yanlış yollara düşmemeyi talep etmektir. Kuran-ı Kerim’in bütününü kapsayıcıdır. Kalplerin şifasıdır. Onun için namazın her rekâtında okunur. Yüce Allah Fatiha suresinin yüzü suyu hürmetine müminin bu duasını kabul eder. Yüce Allah engin rahmetiyle bu duayı bu surenin içerisine yerleştirmiştir. Yoksa iş bizlerin nefislerine kalsa ne duanın ne de hidayetin, hidayette kalmanın kadrini bilirdik. Dünyada en büyük nimet, Allah’tan hidayet için, hidayetin devamı için, son nefeste imanla gitmek için dua etmektir, dua almaktır. Fil suresi müminin gönül dünyasını koruyucu surelerdendir. Çünkü bir Müslüman namaz kılmakla büyük bir eylem yapar. Bu nimetten mahrum olan herkes hasetten dolayı ona düşman kesilirler. Şeytanlar vesveseleri ile namaz kılan Müslümanları herkese karşı kışkırtırlar. Kim namaz kılan mümine karşı bir düşmanlık yapmayı niyet kılarsa, bunun için harekete geçerse, yüce Allah onu Fil suresinde anlatıldığı vechi ile Ebrehe ve ordularına yaptığı gibi perişan eder. Üzerine bela ve musibet yağdırır. Kendi derdine düşürtür. Müminin Kâbe gibi olan kalbini ona yıktırmaz. Hadis-i şeriflerde Fil suresini okuma ile düşmanlara galebe çalınacağına işaret edilmiştir. Kureyş suresi de koruyucu surelerdendir. Özellikle müminlerin iş, ticaret hayatları, mal ve mülkleri bu surenin faziletleri ile korunur. İmam-ı Rabbani Hazretleri korkulu yerlerde ve düşman karşısında Kureyş suresini on bir kez okumanın insana güven ve huzur telkin edeceğini söylemiştir. Maun suresi dinin özünü yanlış kavrayanların, Müslüman geçinenlerin, özellikle zekâtla namazın arasını ayırıp da nefislerine uyanların yani zekât vermeyen Müslümanların ve münafıkların şerlerinden müminleri koruyan bir suredir. Kevser suresi ilahi rahmetin bir tecellisidir. İçerisinde yer alan Kevser’, müminlerin kıyamet günü suyunu içecekleri bir havuzdur. Ondan içenler kurtuluşa ve nimetlere erişecektir. Cennete kavuşacaktır. Bu kısa surede iki koruyucu dile getirilir. Biri namaz diğeri kurban kesmedir. Namazın koruyuculuğu zaten yazımızın konusu olduğu için ayrıca değinmeye gerek yoktur sanırım. Kan akıtma, eti fakir ve fukaraya verme bela ve musibeti insanın üzerinden atmaya vesile olur. Rüyada kurban kesmek bu anlama geldiği gibi eti fakir ve fukaraya dağıtma da bu anlamı karşılar. Üzerimizdeki olan nimetlerin hakkı büyüktür. Bunlar göze de gelebilirler. Onun için kurban kesme sadece kurban bayramına has olmamalıdır. Bir nimete erişildiğinde de düşünülmelidir. Örneğin bir ev, araba alma, yüksek bir makama gelme, güzel ve kazançlı bir iş elde etme, iş yeri açma gibi durumlarda kurban değerinde bir hayvan kestirip bunun etini fakir ve fukaraya dağıtma bu nimetlere değecek nazarları, görünmez ve görünen kazaları, bela ve musibetleri ortadan kaldırıcıdır. Bu, surenin nasihat ve eylem tarafıdır. Bu surenin en büyük fazileti, müminlerde olan çeşitli nimetlerin devamlığını sağlama ve onları muhafaza etmedir. Kafirun suresi, mümini kâfirlerin tasallutuna karşı korur. Müminin dinini muhafaza eder. Kâfirlere insaf verdirir. Onları azgınlıklarından, anlayışsızlıklarından itidale, anlayışa davet eder. Hadis-i şerifte Kafirun suresinin gece yatmadan önce okunması tavsiye edilmiş olup değişik hadis-i şeriflerde de insanı şirkten muhafaza edeceği özellikle belirtilmiştir. Nasr suresi müminin hayatındaki fetihlere vesile olur. Yani bu sure Feth suresine yakın bir fazilete sahiptir. Müminin çeşitli konularda hayalleri, idealleri, projeleri vardır. Bunları gerçekleştirmek ister. O dava adamıdır. Davasını ailesinde, iş hayatında, çevresinde… yaşantıya geçirmek emelindedir. Ama çok çeşitli engeller bunlara mani olur. O istiğfara ve tövbeye yönelir. Surede istiğfar ve tövbenin dile getirilmesi bunların maddi ve manevi fetihlere vesile oluşlarındandır. Hayatını İslam’a uygun olarak düzenler. Bunun için onu sık sık gözden geçirir. Ondaki eksiklileri giderir. Hayatındaki mânialar kalkar. Allah’ın izniyle ve namazlarda okunan bu surenin fazileti ile müminin çeşitli konulardaki istekleri gerçekleşir. Maddi ve manevi fetihler müyesser olur. Peygamberimiz bu sureyi okumanın Mekke’nin fethinde bulunup şehit olma kadar ecir kazandırdığını müjdelemiştir. Tebbet suresi ise şerli kişilerden koruyucu surelerdendir. Malıyla mülküyle, zenginliği ve çeşitli imkânlarıyla müminleri ezmek, yok etmek isteyen insanları, kitleleri hedef alır. Onların her türlü güçlerini etkisiz kılar. Tebbet suresinde hem Ebu Leheb hem de eşi yerilmektedir. Çünkü her ikisi de peygamberimize eşi görülmemiş zulümlerde bulunmuşlardır. Ebu Leheb peygamberimizin öz amcasıdır. Kendisi ticaretle zengin olmuşlardı. Peygamberimizin getirdiği yeni dinle Arapların Kâbe’ye artık gelmeyeceklerini, Kâbe’deki putlara saygının azalacağını ve bu yüzden fakirleşeceğini düşünerek hak dine düşman kesilmişti. Ebu Leheb’in karısı bir gün elinde bir taşla Hz. Ebubekir’in yanına gelmiş, Tebbet suresi ile kendisini hicveden peygamberimizi aradığını ve elindeki taşla peygamberimizin kafasını kıracağını söylemişti. Hâlbuki bu sırada peygamberimiz Hz. Ebubekir’in yanındaydı. Tebbet suresinin bir fazileti ile olsa gerek peygamberimiz ona görünmemişti. İhlâs suresi kalbi, itikadı, dini muhafaza eden ve derinleştiren, arıtan bir suredir. İnsan kalbi daima harekettedir. Şeytanların ve nefsin vesveseleri ile zaman zaman bulanır, karışır. Münafıklığa, riyaya doğru kayabilir. İman, bir nurdur. Nur, ateş gibi muhafaza edilmediği zaman azalabilir, sönebilir. Onu daima artırmak gerekir. Bu da istiğfarla tövbeyle hayatı ve kalbi daima temizlemekle olur. İstiğfar kalpte geleceğe dönük tasarlanan günahlardan, tövbe ise geçmişteki günahlardan pişman olmaktır. İhlâs, ibadeti yalnız Allah rızası için yapmaktır. Bu, bu surenin kalplere ektiği bir tohumdur. Hak dinin özü ihlâstır. Gerek zikir çekmek olsun gerek sureleri okuma olsun ihlâsla yapılmalı ve anlaşılmalı; bunlarda Allah rızası dışında bir gaye ve beklenti olmamalıdır. Hadis-i şeriflerde İhlâs suresinin Kuran-ı Kerim’in üçte birlik sevabına denk geldiği belirtilmiş, onu çokça okuma ile cennete, çeşitli cennet nimetlerine nail olunacağı müjdelenmiştir. Felak ve Nas sureleri gerek insanlardan gerek cinlerden gelebilecek şerlere, kötülüklere karşı korunmada birer zırh gibidirler. İnsanların bir kısmı sihir ve büyü yaparlar. Bu yolda gelebilecek şerlerin önünü bu iki sure tıkar. Şeytanların vesveseleri öyle korkunçtur ki… İnsanlara bu konuda perde verilmiştir. Şayet bu perde üzerlerinden kaldırılsa herkes kafayı yerdi. Çünkü size düşman bir insan düşünün. İşte bu insanın belki yüz, belki bin katı daha çok bir kinle size yaklaşan şeytanlar vardır. Mutlaka her Müslüman’ın üzerinde bu şeytanlar bulunur. Onlara vesvese verirler. Şeytanlar insanların iç dünyasındaki düşünceleri takip edebildikleri için herkese zayıf noktalarından yaklaşırlar. Ona göre vesvese verirler. İnsanlar bu vesveseleri kendi düşünceleri sanırlar. Bunalıma girerler. Bunlarda itikada ve dine yönelik olanları ile suçluluk duygusuna düşerler. Dinden diyanetten, namazdan uzaklaşırlar. Böylelikle kendilerini şeytanlara güldürürler. Vesveseye tutulan kişiler bu iki sureyi bolca okuyarak Allah’a sığınsınlar ve vesveseye hiç önem vermesinler. Çünkü bu vesvese konusu olan düşünceler kendilerine ait değildir, şeytanlarındır. Bunlara sadece edeben tövbe ve istiğfar etmek gerekir. Yani bu vesveselerde Müslümanların bir günahları ve iştirakleri söz konusu değildir. Allah bu iki surenin fazileti ile onu çokça okuyanları bu konuda koruyacak ve vesveseyi kısa zamanda geçersiz kılacaktır. Her türlü günahın önce kalpte yer etmesinde mutlaka şeytanların vesveseleri tohum vazifesi görür. Nefis yani içgüdüler, arzular, istekler bu vesveselerden etkilenip günah tohumunu yeşillendirirler. Kişi günah işlemeye azm edinceye kadar bu bitki büyür. Günah işlenince meyvesi yenilmiş olur. Şeytanlar da emeline ulaşarak sevinirler. O kadar ki sevinçlerini içki içerek kutlarlar. Bir insanı, hele bir Müslüman’ı günah işletmeye muvaffak olma kadar hiçbir şey şeytanları sevindirmez. Çünkü günah küfrün habercisidir. Her günahta küfre giden bir yol vardır. Nasıl basit bir mikrop çoğalarak insanı yatağa düşürüp ölümüne sebep olursa küçük görülen bir günah da böyledir. Kişinin imanına hücum ederek onu çürütebilir ve insanı imansız ahrete yollayabilir. Şeytanlar bunu çok iyi bildikleri için küçük de olsa bir günahı bir Müslüman’a işlettiklerinde büyük bir zevk alırlar, sevinç duyarlar; bundan büyük bir ümide kapılırlar. Onun için daima bu iki sureyi çok okumak, şeytanların vesveselerinden Allah’a sığınmak gerekir. Özellikle Felak suresi hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmayı sağlar. Hasetçinin hem görünen hem de görünmeyen şerleri vardır. Görüneni, haset ettiği kişi aleyhinde olur ve konuşur. Ona komplolar kurar veya kurulmasına yardım eder. Görünmeyeni ise nazarıdır. Nazar hasetle çok yıkıcı bir tesir kazanır. Arifler sıkıntılı, korkulu, tehlikeli zamanlarda bu iki surenin çokça okunmasını tavsiye etmişlerdir. Yüce Allah kalplerimize Kuran-ı Kerim’in; surelerin, ayetlerin, zikirlerin sevgisini koysun. Onlardan gelecek nura, imana kalplerimizi sevk etsin. Faziletlerini üzerimize daim kılsın. Son nefeste Kuran-ı Kerim okunmayı ve imanla göçmeyi nasip eylesin. Âmin. Muhsin İyi Ahzab Suresi'nin Fazilet ve Sırları Ahzab Suresi’nin Fazilet ve SırlarıResulullah Sallallahü Alehi ve Sellem buyurdu ki ” Her kim Ahzab Suresini okursa ve ailesine ve emri altındakilere öğretirse, Allah’ü Teala o kişiyi kabir azabından korur.“1Ahzab Suresi hakkında Rivayet Edildi kiAhzab Suresini okuyanlar, melekler tarafından çok şükreden kimseler olarak’ ve kısmetin açılması için 7 defa kim Ahzab Suresinin 45-48. ayetlerini yazar ve bir suyun içine koyar ve bu ayetleri yed gün kuşluk namazından sonra sürekli tekrarlar ve o bu sudan yüzüne serperse, insanlar arasında sevilip ayılır ve iyi bir etki şikayeti olan kişi, yatağa gireceği zaman Ahzab Suresinin 56. ayetini Besmele ile okuyup dua Suresi’nin Mealini okumak veya dinlemek için tıklayınız DipnotlarEbu Suud Efendi, Ebu Suud Tefsiri Şrşadü Aklis-Selim, 7/119

ahzap suresi fazileti ve sırları