🦦 Prof Dr Mustafa Zengin Varis
19911996 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda Araştırma Görevlisi olarak, 1996-1998 yılları arasında ise aynı üniversitede Öğretim Üyesi olarak görev yapmış olan Prof. Dr. Mustafa ÖZKAN, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji
Prof. Dr. Mustafa Zengin Ortaokulu öğrencilerinin hazırlamış olduğu TUBİTAK projeleri kapsamında sergi açılışını Maltepe Kaymakamımız Sn. Bahri Tiryaki ve İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Sn. Soner Can gerçekleştirmiştir.
5mjJKE6. OrtaokulBaşıbüyük, İstanbulKaydetPaylaş1 Tavsiye ve incelemeOy vermek icin mukemmel bir mekan. Her yaz duzenli olarak oy veriyoruz..15 Fotoğraf
BACAKLARDA ağrı, kramp, ödem, ağırlık hissi, yorgunluk, karıncalanma, kaşıntı, kanama, ciltte renk değişikliği gibi pek çok şikayetin yanı sıra, iyileşmeyen yaralar ve ülserlere neden olabilen varisin, tedavi edilmemesi durumunda zamanla pıhtı oluşturduğu, bu pıhtıların kan yoluyla akciğere kaçarak, akciğer embolisi denilen ölümcül tabloya yol açabileceği kaydedildi.
Diş sağlığınızı süt içerek koruyun Dengeli beslenmek, diş sağlığının korunması açısından en az ağız ve diş bakımının doğru yapılması kadar önemli. Uzmanlar, diş çürüklerinin önüne geçmek için hijyenden sonra kalsiyum ve fosfat bakımından zengin olan süt tüketimine dikkat çekiyor. Ağız ve Diş Sağlığı Diş Sağlığı Nasıl Korunur Diş çürükleri, günümüzün en sık karşılaşılan sağlık sorunlarından biri olmakla birlikte karbonhidratların ağızdaki bakterilerle karışması ve asit yapması sonucuyla başlıyor. Ağızda asit oluşumuna neden olan bakteriler, diş minesini aşındırarak çürüklere sebep oluyor. Diş çürüklerinin önüne geçilmesi için süt tüketilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, sütteki kalsiyum ve fosfatın diş yüzeyindeki mineral dokusunu yenilediğini ve tükürük ve plaklardaki kalsiyum miktarını da artırarak çürük oluşumunu engellediğini vurguluyor. Süt, pH değeri ile de diş çürüklerini engellemede önemli bir yer tutuyor. Aşırı Asitli Yiyecekler Yasak Süt içtikten sonra ağız hijyeninin sağlanması ile birlikte, düzenli süt tüketiminin diş çürüklerinin oluşumunu azalttığını belirten Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, “Aşırı asitli ve şekerli yiyecekler mikroorganizmaların etkisini artırır. Sütteki kalsiyum ve fosfor bu mikroorganizmalara doğal bir savunma sağlar” dedi. İnanç, şeker tüketiminin özellikle çocuklarda fazla olduğunu belirterek, bu sebeple günde 2 bardak süt içerek dişlerinde oluşabilecek çürüklerin önlenebileceğini, sütün diş yüzeyindeki mineral kaybının giderilmesini ve yenilenmesini sağlayacağını belirtti. BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı Happy 0 % Sad 0 % Excited 0 % Sleepy 0 % Angry 0 % Surprise 0 %
Varis, toplumun büyük bir bölümünde görülen gerek kozmetik gerekse de fonksiyonel şikayetler açığa çıkaran bir problemdir. Alt ekstremitede yer alan toplardamarlarda açığa çıkan bozukluklar ve deformasyonlar sonucunda yaşanan varis problemi, kişinin günlük yaşamını da önemli derecede etkilemektedir. Varis Nasıl Oluşur? Varisler genellikle bacaklarda bulunan toplardamarlarda venöz reflü problemi sonucunda kirli kanın kalbe dönüşünde sorun olmasıdır. Kirli kan tüm vücuttan temizlenmek üzere akciğerlere gitmek için kalbe dönmelidir. Toplardamarlarda kan aşağıdan yukarıya doğru giderken damar içinde kapakçıklar bozulduğundan kan geri kaçmaya başlar ve toplardamarlarda basınç oluşturarak onları deforme eder. Damar deforme olunca kaçak daha da artar ve kısır döngü devam eder. Varis Belirtileri Nelerdir? Varis probleminin hastada açığa çıkardığı problemler aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir; Bacaklarda yanma, ağrı ve baskı hissi Cilt altından mor ve yeşil renkli damarların görülmesi Cilt altından uzamış, kıvrılmış ve büzülmüş damarların görülmesi Gece krampları Bacaklarda yorgunluk ve zonklama hissi Ödem Kaşıntı Varis Nedenleri Nelerdir? Varis oluşumuna neden olan pek çok faktör bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir; Genetik faktörler Cinsiyet Kadınlarda daha çok görülmektedir Hareketsizlik İleri yaş İdeal kilonun üzerinde olma Ergenlik, gebelik ya da menopoz gibi hormonal değişimlerin yoğun olarak yaşandığı dönemler Travmatik olaylar damar yaralanmaları Varis probleminin açığa çıkmasında aynı zamanda; uzun süre oturmak, uzun süre ayakta durmak, çok dar kıyafetler ve çok yüksek topuklu ayakkabılar tercih etmek ve kabızlık durumları da rol oynayabilmektedir. Bu durumlar; yaşam tarzında uygulanacak birtakım değişiklikler ile ortadan kaldırılabilmektedir. Varislerde Nasıl Tanı Konulur? Günümüzde varis probleminin tanısında birçok radyolojik incelemelerden faydalanılmaktadır. Bu incelemeler arasında en nitelikli veriye ulaşılmasını sağlayan yöntem ise renkli Doppler ultrasonografidir. Renkli Doppler ultrasonografisi; hasta yatarken ve ayaktayken çekilmesi gereken bir inceleme yöntemidir. Bacaklardaki varislerin kesin tanısında başvurulan renkli Doppler ultrasonografisi, toplardamarların yapısını, oluşan pıhtıları, kapakçıklardaki bozukluklar ve kaçakların belirlenmesinde etkili rol oynamaktadır. Varis tanısının konmasında nadir de olsa başvurulan diğer yöntemler ise; bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans MR ve venografi incelemeleridir. Varis tedavisinin başarılı bir şekilde uygulanmasında tanı süreci büyük önem taşımaktadır. Öyle ki; yetmezlikli damarın tespit edilmesinin yanı sıra hangi tedavi yönteminin uygulanması gerektiğine de tanı sürecinde karar verilmektedir. Varis Tedavisi Varis problemi hastaların çoğunda yıllarca herhangi bir şikayete neden olmazken bazı hastalarda ise günlük yaşam aktivitelerini sekteye uğratacak derecede semptomlara yol açabilmektedir. Kozmetik şikayetlerin yanı sıra gere krampları, bacaklardaki kronik yorgunluk ya da ağrı problemlerinin yanı sıra tedavi edilmeyen varisler zaman içerisinde akciğere pıhtı atması ya da yara açılmalarına neden olabilmektedir. Bu nedenle varis probleminin kontrol altına alınması, nitelikli tabı yöntemlerinin uygulanması ve tedavi planlamasının doğru bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Günümüzde varis probleminin tedavisinde farklı yöntemler uygulanmaktadır. Varis tedavisinin temelde iki asal amacı bulunmaktadır. Bunlar; yetmezlikli toplardamarın tedavi edilmesi ve varis probleminin tekrarının önlenmesi ile hastada açığa çıkan şikayetlerin ortadan kaldırılmasıdır. Varis Tedavisinde Başvurulan Yöntemler Nelerdir? Varis tedavisinde cerrahi ve cerrahi dışı yöntemler uygulanabilmektedir. Bu yöntemler aşağıdaki şekilde uygulanabilmektedir; Varis Ameliyatı Varis ameliyatında varis probleminin yaşandığı damarın tespit edilmesi sonrasında ayak bileği ve kasıktan açılan küçük kesiler ile damar uçlarının bağlanarak çıkarılması disiplinine dayanmaktadır. Bu yöntem genellikle anestezi altında gerçekleştirilmektedir. Varis tedavisinde ameliyat seçeneği uzun yıllardır uygulanan klasik bir yöntemdir. Şu an bu yöntemi pek tercih etmiyoruz. Hem anestezi uygulaması hem de kesi açılması nedeni ile günümüzde çok daha konforlu yöntemler geliştirilmiştir. Lazer Yöntemi Varis tedavisinde damar içerisine gönderilen kateter yardımı ile lazer enerjisi gönderilmektedir. Özellikle kılcal damar varisleri olan hastalarda kılcal damarların yakılması ya da büyük damarlarda damarın içerden yakılması disiplinine dayanmaktadır. Genellikle tümesan anestezi yöntemi uygulanan lazer tedavisi sonrasında varisli damarlar zaman içerisinde küçülerek kaybolmaktadır. Radyofrekans Yöntemi Varis tedavisinde son yıllarda başvurulan yöntemlerden biri de radyofrekanstır. Bu yöntem genellikle genel ya da lokal anestezi altında ve ultrasonografi kılavuzluğunda gerçekleştirilmektedir. Uygulama sonrasında minimal düzeyde ağrı ve morarma yaşanabilmektedir. Aynı zamanda tedavi sonrasında egzersiz programlarının aksatılmaması önerilmektedir. Yapıştırma Yöntemi Bu teknik varisli damara lokal anestezi altında kateter yardımıyla girilerek yapılmaktadır. Kullandığımız biyolojik yapıştırıcı ile damar iptal edilmekte ve kan normal damara yönlendirilmektedir. Bu teknikte kanama, morarma gibi komplikasyonlar görülmez ve hasta hemen normal hayatına döner. Skleroterapi ve Köpük Tedavisi Skleroterapi halk arasında iğne tedavisi olarak tanımlanmaktadır. Damar içerisine iğne aracılığı ile gönderilen ilacın yetmezlikli damarı dondurması ve etkisiz hale getirilmesi disiplinine dayanmaktadır. Ana damarlara uygulanamaz. Sadece yüzeyel kılcal damarlara uygulanabilir. Güncel varis tedavileri arasında en sık başvurulan yöntem olan köpük tedavisi; klasik iğne tedavisinde kullanılan ilacın hava ile teması sağlanarak köpürtülmesi sonucunda yetmezlikli damara enjekte edilmesi işlemidir. Köpük tedavisinin skleroterapiden iğne tedavisi farkı; çok daha az oranda ilaç kullanılması ve geniş damarlarda daha hızlı etki göstermesidir. Damar içerisine verilen ilaç ile damar dondurulmakta ve etkisiz hale getirilmektedir. Varisin diğer tedavi yöntemlerine oranla çok daha konforlu bir süreç sunmaktadır. Varis Tedavisinde Varis Çorabının Kullanılması Dolaşım bozuklukları ve toplardamar yetmezlikleri sonucunda açığa çıkan varis probleminin tedavisini destekleyici olması nedeni ile varis çorabı kullanımı önerilmektedir. Doktor kontrolünde kullanılması gereken varis çorabının; gün içerisinde sürekli kullanılması ve sabahları yataktan kalkmadan giyilmesi gerekmektedir. Bunlar da İlginizi Çekebilir
prof dr mustafa zengin varis