🎎 Gdo Lu Ürünler Ile Ilgili Sloganlar
ABD ‘de işlenmiş gıdaların yüzde 75’i GDO’lu ürün içeriyor. Yapılan araştırmalarda, Amerkian vatandaşların çoğu GDO içeren ürünler hakkında resmi kuruluşlara güvendiği, AB vatandaşlarınınsa daha çok sivil toplum kuruluşları ile üniversitelere itibar ettiği görülüyor.
Bazıithal ürünlerin GDO’lu olduğu ve bu ürünlerde bulunan ‘glifosat’ maddesinin kansere neden olduğu iddia ediliyor. Hal böyle olunca ithal edilen bakliyatlar başta olmak üzere tüm GDO’lu ürünler mercek altına alınıyor. GDO riskinden korunmak için ürünlerin etiketini iyi okumak gerekiyor.
GDO ve ürünlerinin bebek mamalarıyla, bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması, onay alınmaksızın piyasaya sürülmesi, GDO'lu bitki ve hayvanların üretimi yasaklandı. Bilimsel teknolojik gelişmeler çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve
YüzyılımızdaGDO Gerçeği. Ali Demirkaya. YÜZYILIMIZDA GDO GERÇEĞĠ İlke Çelikkale, Yiğithan Y. Keskin, Hamit Koç, Çağrı Özcan, Özgün Özgenç, Eda Süzen Danışman: Dr. Rengin Erdal ÖZET: Bu derlemede, 20. yüzyılın son çeyreğinde icat edilen GDO‟nun; tarihçesinin, moleküler düzeyde üretim yöntemlerinin
GDOlu ürünlerle ilgili işlemler; 26 Eylül 2010 tarihinde yürürlüğe giren “Biyogüvenlik Kanunu” ve yine aynı tarihte yürürlüğe giren “Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik” hükümlerine göre yürütülmektedir. Biyogüvenlik Kanunu kapsamına giren ürünler ile ilgili olarak
15.09.2015 09:13 - Güncelleme: 15.09.2015 09:38. Mersin Gümrüğündeki tonlarca çeltik ve pirinçte polis GDO bulunduğu tespit etti. Operasyonu yapanlar tutuklandı. Bakan aylar sonra
İnsanlarGDO'nun zararlı olduğunu düşünüyorlar. Çünkü GDO adı üstünde "Genetiği Değiştirilmiş Organizma" demektir. Yani GDO besinlerin doğallığını kaybetmesine neden oluyor. Bu nedenle GDO'lu besinlerin çoğu zararlıdır. Ancak GDO'nun zararlarının yanı sıra yararları da olduğu doğrudur.
GDOlu ürünler her zaman tartışma konusudur. Bir canlıda olmayan özelliklerin başka bir canlıya gen transferi ile aktarılabilmesinin keşfi ile başlayan GDO çalışmalarında 1980 yılından itibaren önemli gelişmeler sağlanmıştır. 1972 yılında ilk rekombinant DNA molekülü Paul Berg tarafından üretilmiştir.
Sadece 3 adımda GDO’lu yiyecekleri anlayabilirsiniz. GDO 'lu yiyecekler çağımızın sorunlarından biri. Organik besinler bulmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Fakat bu adımları takip
bVXYV. Emperyalist tekelleri. sundu yeni ürünleri. Kime fayda sağlayacak GDO’lu besinleri... Hile hurdaya alıştık. Var bu işte bir yanlışlık. Kalmadı halkın dirliği sırada "gen" kirliliği.. Bir canlıdan diğerine Aktaracaklar genleri. DNA’dan GDO’ ya.. Frankeştayn gıda. Akrep geni pamuklara. Balık geni domatlara. Nesilleri tüketecek. İşin yoksa tabut ara. Bu ne biçim bir fasulye. Patatese ne olmuş böyle. Kobay gibi kullanıldık. Kardeş olduk farelerle. Besin cennetidir ülkem. Mis gibi kokuyor meyvem Kıpır kıpır kaynamayın. "Genleriyle" oynamayın. Karışmayın siz doğaya. Çektirmeyin zararını. Böceklere dirençliymiş. Onlar da yesin hakkını. Sindirilmez günlerdeyiz. Dayanılmaz hallerdeyiz. Değitirme ürünümü. Zorlaştırma sindirimi. Hatırlarım ben köyümden. Mis kokan has tavukları. GDO’ya hayır deyin. Yarınların umutları. ABD’den yeni oyun. İster aç kal, ister doyun. Kınayalım ortakları. Nere de insan hakları. Yıldırmayın artık bizi. Affetmiycek tarih sizi. Kirli ellerinizi çekin. Ölüm değil yaşam ekin. MEHMET FİKRET ÜNALAN
- 2011 Güncelleme - 2011 GDO nedir? ve GDO'lu ürünler nelerdi? Soruları, sağlıklı bir yaşam için yediklerine - içtiklerine özen gösterenler tarafından araştırılıyor. Peki; GDO nedir? GDO'lu ürünler nelerdir? İşte, GDO nedir? ve GDO'lu ürünler nelerdir? sorularının cevabı... Sağlıklı beslenme, hayatımızda her geçen gün daha da önemli bir rol oynuyor. Durum böyleyken yediklerimize – içtiklerimize de daha çok dikkat etmemiz gerekiyor. Sağlıklı beslenmenin yollarını arayanların en çok araştırdıkları konuların başında ise GDO'lu ürünler yer alıyor. Peki; GDO nedir? GDO'lu ürünler nelerdir? İşte cevabı... GDO NEDİR? Doğada kendi başına gerçekleşmeyen, sadece laboratuvar ortamında genetik değişiklik sonucu üretilen organizmalara "Genetiği Değiştirilmiş Organizma GDO" denir. Örneğin, mısıra bir bakteriden alınan genin yerleştirilmesi ancak laboratuvar ortamında ve insan eliyle gerçekleşir. GDO'LU ÜRÜNLER işte en yaygın kullanılan 5 GDO'lu ürün 1. Aspartam sentetik tatlandırıcı Teknik olarak yapay bir madde olmasına rağmen, aspartam 2 doğal amino asit kombinasyonu sonucunda oluşuyor. 2 farklı bakteri türü bu asitleri üretiyor ve bazı vakalarda bakterilerden biri mahsulü artırmak için değiştiriliyor. Peki, aspartam zararlı mı? Aspartam tek başına genetik malzeme içermiyor. Aspartamın insanlarda kansere yol açtığına dair onaylanmış bir bağ bulunmazken, aspartam verilen dişi laboratuar farelerinde yüksek oranda lenf kanseri ile lösemi görüldü. 2. Kanola yağı Kolza yağı olarak bilinen kanola yağı, en yoğun olarak kullanılan ürünlerden biridir. Batı Kanada'da kullanılan kanolanın yüzde 80'inin genetiği değiştirilmiştir. Bazı otkıranlara zararlı bitkileri yok etmek için kullanılan tarım ilacıkarşı direncini artırmak için kolzanın genetiği değiştiriliyor. Böylece daha kolay yabani ot kontrolü yapılıyor, daha az tarım ilacı kullanılıyor ve daha fazla ürün sağlanıyor. 3. Süt rBGH hormonu ineklerin daha fazla süt vermesine neden oluyor ve korkunç derecede mastit meme iltihabı'e yol açıyor. Bu hasta ineklerin devamlı doktor gözetimi altında olması gerekiyor ve antibiyotiklerle tedavi ediliyorlar. İnsanlarda kanser riskini artıran rBGH içeriyor. Dünya, rBGH enjekte edilen ineklerin sütünün güvenli olup olmadığı konusunda ikiye bölündü. Avrupa Birliği ve Avustralya'da bu hormon yasaklanmış olmasına rağmen, Amerika'da hormon yasal ve FDA'nın bu sütler hakkında herhangi bir şartı yok. 4. Soya Tüm ürünlerin içinde, soya en yoğun genetiği değiştirilen ürün. 2007 yılında, dünyanın yarısından fazlası genetiği değiştirilmiş bir ırk üretti. Soyanın genetiği çeşitli nedenlerden dolayı değiştiriliyor. En yaygın olanları, ürünün böceklere ve mantara karşı direncini artırmak, ürünü vitamin, yağ ve protein içeriği bakımından zenginleştirmektir. Böylece hayvan yemi olarak kullanılabiliyor. Soya aynı zamanda eczacılıkta kimyasal yapımında kullanılıyor. ABD'deki ürünlerde soya kullanılıyorsa, mutlaka etiketinde belirtiliyor ve bunlar genetiği değiştirilmiş soya oluyor. Bu sadece tofu ve soya sütü değil, soya ürünü bulunan yiyecekler ekmek, tahıl gevreği, dondurma ve çikolata de kullanılıyor. 5. Mısır ABD'nin her yerinde mısır kullanılıyor. Gerçekte, ABD dünyadaki en büyük mısır üreticisidir. 2000 yılında ABD Tarım Bakanlığı, ülkede yetiştirilen mısırın yüzde 25'inin genetik olarak değiştirildiğini tahmin ettiklerini söyledi. Mısır içeren ürünler ise salata sosları, margarin, un ve mısır şurubudur. Ancak, genetiği değiştirilmemiş tarlalardaki mısırlara yandaki arazilerden rüzgâr sonucunda GDO'lu mısır bulaşabiliyor. Bilim adamları etkilenen alanın çok büyük olabileceğini söylüyorlar.
Türk Sağlık-Sen, Genetiği Değiştirilmiş Organizma'lı GDO ürünlerin ticaretini düzenleyen Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Yönetmeliğinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açtı. Sendika üyeleri ellerinde pankartlar ile hormonlu sebze ve meyvelerle Danıştay önünde adına açıklama yapan Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, ''insan sağlığını hiçe sayan, bir milletin yüz yıl sonraki nesillerine bile zarar verecek'' bir yönetmeliğin iptali için toplandıklarını söyledi. Dünyada ''Frankeştayn Gıda'' olarak adlandırılan GDO'lu gıdaların ''soğuğa dayanıklı olması için domatese balık geni yerleştirilmesi'' gibi tuhaflıkları içinde barındıran ürünler olduğunu belirten Kahveci, ''Ürünün sağlamlığının ve büyüklüğünün insan sağlığına tercih edildiği bu gıdalar insanlarda antibiyotiklere karşı dayanıklıklık oluşmasına, alerji gibi rahatsızlıklara yol açmaktadır. Ayrıca bir çok bilim adamı bu ürünlerin böbrek yetmezliğine ve kısırlığa neden olduğunu ifade etmektedir. GDO'lu ürünlerin faydası bol para kazandırdığı küresel sermayeye sahip büyük şirketleredir'' diye ve Köyişleri Bakanlığının bu yönetmelikle milletin sağlığını tehlikeye attığını savunan Kahveci, yönetmeliğin derhal iptal edilmesini GDO'lu gıdayı üreten ve dağıtımını yapan şirketlerin ürünlerde sağlığı etkileyecek bir durum olması halinde gerekli tedbirleri almakla yükümlü tutulduğunun ve bu konuda tüketiciyi bilgilendireceğinin ifade edildiğini kaydeden Kahveci, ''Yani her şey ürünü satan, bundan ticari kazanç elde eden şirketin insafına kalmıştır'' dedi. Kahveci, yönetmelikte GDO'lu ürünlerin bebek mamalarında ve küçük çocukların ek gıdalarında kullanımının yasak olduğunun belirtildiğini ifade ederek, ''Bu, bebekler dışındakiler ürünleri kullansın anlamına gelir. GDO bebeğin mamasında olmayacak ama ona süt veren annesinin gıdasında olacaktır. Bu nasıl bir ayrımdır'' diye konuştu. Yönetmelikte, ''GDO'suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO'suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz'' ifadesinin de yer aldığını anımsatan Kahveci, böylelikle insanların en doğal hakkı olan ne yediğini bilme hakkının ellerinden alındığını öne ve Köyişleri Bakanlığının, 26 Ekim 2009'da Resmi Gazete'de yayımlanan Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliği GDO ve ürünleri ile bunları içeren gıda ve yem maddeleri hakkında karar verme, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetime ilişkin usul ve esasları belirliyor. Haberler
Son günlerde Biyogüvenlik Kurulunun, genetiği değiştirilmiş organizmalı GDO, transgenik – biyotek ürünler 8 genotipe ithalat için izin vermesi üzerine, medyada farklı başlıklar dolaşmaya başladı. Yazılı ve sanal ortamları “GDO’lu ürünlere izin çıktı”, “Türkiye GDO'lu ithal yemlerin işgali altında!” gibi, dünyadaki bilimsel, tarımsal ve ekonomik gelişmelere ters düşen sloganlar kapladı. Prof. Dr. Nazımi Açıkgöz Ne yazık ki, olayın diğer yüzünü öğrenmek isteyenlerin ulaşacağı herhangi bir habere, makaleye, bloğa, analize ulaşmak hiç de kolay değil. Gelin madalyonun o yüzüne bir göz atalım Dünyada GDOlu ürünlerde son gelişmeler 182 milyon hektar ekilişe sahip biyoteknolojik kültür bitkileri dünyada ekim yapılan alanların %12’sine ulaşmıştır. 28 ülkede ekilen 8 ürün 1996’dan 2013 yılına kadar her yıl 133 milyar dolarlık bir artı değer sağlamıştır. Bu, üretim masraflarını düşürerek ve birim alandan kaldırılan fazla üretimle gerçekleşmiştir. Pamukta bir sezonda onlarca ilaçlama yerine, birkaç ilaçlama; bir yılda buğday hasadını takiben yılın ikinci yarısında soya tarımına olanak verme gibi artılar sağlanmıştır. Bu nedenlerle transgenik ürünlerin maliyeti ve satışları, GDO’suz ürünlere oranla ortalama %30 daha ucuzdur. AB ve Türkiye neden GDO’lu ürün ithal etmek zorundadırlar? Hayvancılıkla ilgili kısa bilgi Ahır hayvancılığında saman gibi kaba yem dışında, özellikle protein içerikli kesif yem kullanılmaktadır. Her ülke, yem hammaddesini, ülke içinden veya dışından besicisine sunmak durumundadır. Yani, ülkede yeterince kesif yem üretilemiyorsa, piyasa koşullarına göre hammadde ithal etmek zorundadır. Türkiye ve bazı AB ülkeleri, gereksinimlerini %80’e varabilen oranda, ağırlıklı olarak soya ürünleri ithal ederek kapatmaktadır. Soya ihracatçısı ülkelerin soya üretimleri %90’nın üstünde GDO’ludur. Yukarıdaki çizelgeden de anlaşılabileceği gibi, 2014 yılı itibarı ile Brezilya’da toplam soya ekiminin %92’i, ABD’de %93’i, Paraguay’da %95’i ve Arjantin’de %100’ü transgeniktir. Ayrıca bu ürünlerin ucuzluğu nedeniyle -rekabet koşulları gereği- birçok ülke GDO’lu ürün ithal etmek durumundadırlar. GDO’lu ürünler sağlık açısından gerçekten riskli mi? ABD Ulusal Bilim Akademisi ve AB ülkelerinden bilim adamlarının yaptığı son yayınlar, EFSA AB Gıda Güvenliği Yetkili Birimi da, GDO’lu gıdaların “geleneksel gıdalar kadar güvenli” olduğunu belirtilmiştir. GDO’lu gıdaların güvenliği konusunda gerçek anlamda bir bilimsel ihtilaf yoktur. Bir zamanların çevre eylemcisi yazar Mark Lynas “On yıllık GDO araştırmalarımda tek bir soruna rastlamadım” itirafı, birçok müphem soruya açıklık getirmektedir. GDO’lu ürünler ve çevre Biyotek ürünlerin yarattığı ekonomik artı, maliyetlerinin düşürülmesi ve verim artışı ile gerçekleştirilmiştir. Daha az böcek ilacı kullanılmasıyla 28 milyon ton CO2 salınımı engellenmiştir ki bu, her yıl 12 milyon daha az aracın trafiğe çıkması demektir. Diğer taraftan, küresel ısınmada etken metan gazı salınımında %15 sorumlu olan çeltik tarımında biyoteknoloji büyük bir gelişme sağlamıştır. Kısa zamanda tescili beklenmeyen transgenik çeltik genotipleri metan salınımını adeta sıfırlamaktadır. Yüksek verimi ile GDO’lu ürünler, kısıtlı su ve enerji kaynaklarını, gübre, ilaç ve emeği etkin kullanmaktadır. Bütün bunlar, söz konusu ürünlerin çevreye katkısını sergilemektedir. Transgenikler bazı nedenlerle kaçınılmaz mı? İlginçtir, bazı tarımsal sorunların çözümünde klasik bitki ıslahı yetersiz kalmaktadır. Çünkü bazı türlerde tür içi gen kaynakları amaca destek verecek genlere sahip olmayabilmektedir. Nitekim onlarca yıllık araştırmaya rağmen, narenciye bölgesi Florida’da büyük tahribat yapan “Turunçgil yeşillenme hastalığına” dayanıklı bir genotip geliştiremezken, söz konusu hastalığın ötesinde “bakteriyel kanser ve yaprak lekesi hastalığına” da dayanıklı transgenik hatlar geliştirilmiştir. Kestane kanserine dayanıklı genotiplerde ise yabancı gen ise buğdaydan gelmektedir. Yarınlarda hangi transgenik bitkileri marketlerde göreceğiz? Son yıllarda, yalnız gıda yeterliliği için değil, çiftçisinin rekabetini düşünen ülkeler, kamusal desteklerle bitki ıslahına yatırım yaparken, tohum sektöründe pazar paylarını artırmak isteyen özel sektör de, yeni genotipleri geliştirme çabalarına hız vermiştir. Doğal olarak araştırmalar, yeni ve gelecek beklentisi yüksek konulara odaklanmıştır. Dünyada tescil için başvuruları yapılan bitkilerin listesine bir göz attığımızda, birçok farklı bitkide, verim dışında, lignin-protein-karbonhidrat-nikotin içerikleri değişmiş, meyve – çiçek renk alternatiflerinin pazarlarda görmek üzere olduğumuz kesin! Örneğin Yılda 5 metre boy atan okaliptüsler;Böceğe dayanıklı kavaklar;Virüse dayanıklı erikler;Hastalıklara dayanıklı kestane genotipleri gibi… Her GDO’lu ürüne evet diyebilir miyiz? GDO’lu ürünlerin serbest üretim ve ticareti yasalarla yürütülmektedir. Ülkeler sağlık, çevre açısından bilimsel tedbirleri almadığı müddetçe, transgenik bitkilerin tarımı, serbest bırakılmamalıdır. Türkiye’de transgenik buğday örneğinde olduğu gibi. Not Bu yazının özeti 519574” linkinde yayınlanmıştır.
gdo lu ürünler ile ilgili sloganlar